Hint mihracesi Shirham, sadrazamı Sissa Ben Dahir’in tasarladığı oyunu çok beğenir ve onu ödüllendirmek ister. Çünkü mihracenin hayatına bu yeni oyun satranç ile yepyeni bir renk gelmiştir.

“Dile benden ne dilersen”

Mihracenin isteği çok mütevazidir. Satranç tahtasının 1. Karesine 1, ikincisine 4, üçüncüsüne 4 ve devamında her kareye öncekinin iki katı buğday konulmasını ister.

Pek bilinen bir hikayedir bu. Sonuçta Sissa’nın istediği buğdayın 18.446.744.073.709.551.615 adet yani 400 milyar kiledir.Dünyanın bin yıllık üretimi!

O günden bu yana dünyada satranç oynanmaktadır. Kasparov, Fischer,Karpov..

Satranç  bir zeka oyunu. Bir sonraki hamleyi düşünmek yetmez. Bütün hamleleri ve alternatifleri göze almak gerekir. Haliyle konsantrasyon ve analitik beyin gerekiyor. Ama oyunda ruh yok, kimlik yok. Mesela piyonların hepsi birbirinin aynı. Piyoncuklara buna çok üzülüyordur. Atların ne atı olduğu, fillerin özelliklerinin ne olduğu belli değil. Daha konsantre olabilmek için bu oyuna bir yenilik getirmek gerektiğini düşünerek yepyeni bir paradigmadan oyuna bakıyorum.

Ben bunlara bir kimlik getirdim. Şöyle ki:

İlk sıradaki hücum piyonlarına en azından 1 den 8 e numara verdim. İkinci sıradaki piyonlara ise isim verdim:  Ali, Bob, Can, Dan, Kan, Luu, Tim, Uve. Atların biri Kırat diğeri Arab. Filler Afrika ve Asya isimlerine sahipler. Artık her bir satranç oyuncusunun bir kimliği var.

Oyunun herhangi bir anında herhangi bir oyuncunun ismine bakarak onun taaa nerelerden buraya geldiğini düşünerek oyun daha çabuk kavranabilir.

Kimlikli oyuncular ile yepyeni taktikler geliştirilebilir.

Satranç setinin oyuncuları yaklaşık bir çay bardağı boyutunda. Masa çivisiz ve geçme olarak monte edilebiliyor.

 Dataları okuyarak evinizde masayı ve tablayı yapabilirsiniz. Oyuncular için CNC gerekiyor. Datalar CNC ve robotlarda işlenebilecek,  3D yazıcılardan print edilebilecek niteliktedir.